Bismillâhirrahmânirrahîm.

Allàhümme lâ uhsî senâen aleyke, ente kemâ esneyte alâ nefsik. Elhamdü lillâhi hamden kâmilen, ves-salâtü ves-selâmü alâ şefîinâ muhammedin ve alâ âlihî ve ashàbihî ecmaîn.

Her türlü noksan sıfatlardan münezzeh ve kemâl sıfatlarıyla muttasıf olan Cenâb-ı Vâcibül-Vücud ve Sàhibül-Keremi vel-Cûd Hazretleri, mü´minleri insanlar arasında;

(İnnemel-mü´minûhellezîne izâ zükirallàhu vecilet kulûbühüm) [Mü´minler o kimselerdir ki, Allah zikredildiği zaman kalbleri titrer.] (Enfal: 2) ayet-i kerimesiyle mümtaz kılmış; bir çok ayet-i kerimelerle zâkirlerin kadr ü kıymetlerini de yüceltmiştir. İnsanın yaratılışından maksad-ı aslî olan devâm-ı ubûdiyyet ve ma´rifet-i ilâhiyye olduğundan,

(Tehallekû bihulkıllâh!) [Allah´ın ahlâkıyla ahlâklanın!] sırrının zuhuru;

(Eddebenî rabbî feahsene te´dîbî.) [Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi güzel eyledi.] hadis-i şerifinin mazmunu üzerine terbiyenin lüzûmunu ve ehemmiyetini beyan buyurmuşlardır.

Ashàb-ı kirâm-ı zevil-ihtirâm hazretleri ise;

(Ashàbî ken-nücûmi bieyyihim ıktedeytüm ihtedeytüm) [Ashabım yıldızlar gibidir; hangisine iktidâ ederseniz, doğru yolu bulursunuz.] hadis-i şerifiyle, evliyâ-yı àrifînin öncüleri ve reisleri olmağa salâhiyetli ve;

(Hayrul-kurûni karnî) [Devirlerin en hayırlısı benim devrimdir.] mantûk-u âlîsince Rasûlüllah SAS Hazretleri´nin sevgili ve emsalsiz dostları olmuşlardır.

Temiz düşünceli, kıymetli her ferde gizli değildir ki, Hak Celle ve A´lâ´nın zikri insanları, bâhusus mü´min ve müvahhidleri Hakk´a ulaştırıcı en kısa ve büyük yoldur. Lâkin sâdât-ı sûfiyye KS hazretleri, maksada ulaşabilmek için bazı âdâb-ı lâzimeye riayeti şart kılmışlardır. Zîrâ,

(Etturûku küllühâ edebün) [Tarikatların hepsi edebden ibarettir.] sözüne göre edeblere riayet lâzımdır.

Edebleri terk etmek, sâliki maksuda vusûlden men eder ve mahrum kılar.

(Men terekel-usûl, harume aleyhil-vusûl.) [Kim usûlü terkederse, ona vusül haram kılınır.] demişlerdir. Hatta Hàdim Şeyh KS Hazretleri,

(Feveylün lil-kàsıyeti kulûbühüm min zikrillâh) [Allah´ı anmak hususunda kalbleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun!] (Zümer: 22) ayet-i kerimesinin tefsirinde, "Bazı kimseler vardır ki, nefisleri muktezâsınca gafletle ve edebe riayet etmeksizin zikrederler ve böyle zikirlerden kendilerine kasvet-i kalb hàsıl olur." buyurmuşlardır.

Hazret-i Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Mesnevî-yi Şerif´inde, edebi terkin mûcib-i felâket olduğunu herkese beyan buyurmuşlardır. Bu hususta bu tarikatın ricâli, zikir hakkında 20 âdâb beyan etmişlerdir.

Bu edebler her ne kadar dervişlere ve tàliblere mürşidleri tarafından bildirilir ve söylenirse de, bunlar ekseriya hep sözde kalıp, ne demek olduğunu ve her bir edebin ne yolda icrası lâzım geldiğini hakkıyla öğrenemediklerinden, Tarîkat-ı Âliyyeden tam mânâsıyla istifade ve istifâza edemedikleri cihetle, âdâb-ı mezkûrenin bilmeyen ihvâna öğretilmesi, üstazım tarafından emir buyrulmuştur.

Emirlerine imtisâlen bitevfîkıllàhi teàlâ, âdâb-ı mezkûrenin sâlik-i mübtedî için beyânı zımnında, işbu risâle-i muhtasara bir mukaddime, üç fasıl ve bir hàtime üzerine tahrir ve itmâm ile, "Hediyyetül-İhvân fî Adâbi Zikril-Mennân" adı verilmiştir.
Amma Münferiden Zikir
Zikrin kalbin safileşmesinde, uyandırılmasında, müminin Rabb’ı ile ünsiyet etmesinde, münacatı ile huzura kavuşmasında ve hakka yakınlık şuuruna ermesinde büyük bir tesiri vardır. Müridin ıssız bir yerde tek olarak Rabbini zikretmesi nefsini muhasebeye çekip ayıplarına ve hastalıklarına muttali olması elbette lazımdır. Günah gördüğünde istiğfar edip tövbe eder kendinde ayıp gördüğünde ondan kurtulması için nefsiyle mücadele eder!
Ebu Hüreyre (ra) Nebi-yi Zişan (sav)’den: “Yedi (sınıf kimseyi) Allah (cc) onları hiçbir yerde gölge olmadığı halde ancak (Arşının gölgesi altında gölgelendirecek ve onları bir, bir zikretti. Onlardan biri de; “Issız bir yerde Allah’ı zikreden ve gözlerinden yaş döken kişidir.” buyurdu.


[1]Hadis Buhari Sahih’inde, Kabu Fubvabis Salatil Cemaati, Müslim’de Kitab’uz Zekât’ta tahriç etmişlerdir.
Hadisi Hâkim tahriç etmişleridir. Geçen kaynak cilt, 1, sf. 391.
Tasavvuftan Hakikatler, 113.
Zakirin en mükemmel sıfat üzere olması uygun olur. eğer bir yerde oturuyorsa kıbleye karşı kendini hakir görerek boyun eğerek, sükunet ve vakarla başını öne eğerek otura! Şayet bu ahvalin gayri üzere zikir etse de caiz olur, bunun hakkında kerahet de yoktur. Lakin bir özrü yok ise efdali terk etmiş olur. Zikir ettiği yerin ıssız ve temiz olması gerekir. Böyle olması zikre ve mezkure (zikir olunana) ihtiramda daha çok tazim etmiş olur. Bunun için zikrin mescitlerde ve şerefli yerlerde olması methedildi. Ağzının nazif olması, eğer ağzının nezafeti değişmiş ise, misvak ile onu gidermesi gerekir.
Nasıl ki davet edildiğimizde bedeni temizliğe önem vermemiz icap ediyorsa, Rab Tebareke ve Teala’nın nazargahı olduğu için kalbin temizliğine daha fazla önem vermemiz gerekir. Kin, kibir, cimrilik, riya, dünyevi alakalar, ağyar ile meşgul olmak gibi kirlerden kalbi temizlemek elbette lazımdır. Hatta hakkın meclislerinin ehli olmaya ve daha mukaddes olan feyizle kaim olmaya devam ede!
Zikir herhalde sevilen bir şeydir. Zikirden murad kalbin huzurudur. Zakirin zikir ettiği şeyin manasını düşünerek gözden geçirmesi gerekir. Eğer istiğfar ediyorsa, Yüce Allah’ tan Mağfiret (kalbi ile) ve affı talep etmeyi dikkatle düşünmesi gerekir.
Eğer Nebi (sav) salâvat getiriyorsa, Resullullah (sav) in azameti karşısında kalben hazır olması gerekir. Eğer nefiy ve ispatta; “ La İlahe İllallah” diye zikir ediyorsa, üzerine lazım olan Yüce Allah’tan meşgul eden her şeyi nefiy (yok) etmesi gerekir.
Her halükarda kalbin huzuru yok diye, lisan ile zikri terk etmeye! Kalbi gafil olsa bile lisanı ile zikir ede! Zira insanın zikirden gafleti, Yüce Allah’tan tamamı ile ayrılması demektir.
Zikrin mevcut olması, herhangi bir yöneliş ile yönelmesidir. Lisanın Yüce Allah’ın zikri ile meşguliyeti, Allah’a itaatin ziynetidir. Zikirden kesilmesi ise, çeşitli sözlü isyan, gıybet ve nemime gibi şeylerle meşgul olmaya (kendini) arz etmesi demektir.
İbni Ataullah İskenderi (ra)derki. “ zikirde Yüce Allah (cc) ile beraber kalbinde huzur olmadığı için zikri terk etme! Çünkü gafletle beraber zikir yapmak zikir yapmamaktan daha iyidir.Umulur ki gafletle zikir yapma sebebi ile Yüce Allah (cc) seni uyanık olarak zikrini yapma şerefine yükseltir. Her kim uyanık olarak zikir ederse, mezkurdan( Allahtan)gayriyi kaybetmiş olduğu halde zikir etmeye başlar. Bu Yüce Allah’a (cc) zor değildir dedi.[1]
İnsana lazım olan (kalp açılıncaya kadar) lisanla zikre önem verip kendine gerekli kıla! Zikir onu (kalbin açılmasına nakleder) Bu sebeple Allah (cc) ile beraber huzur ehli olur.[2]


[1]İbni Acibe, İkaz-ul Himem Fi Şerhil Hikem, c.1, 79.
[2]Tasavvuftan Hakikatler, 114.